Basın, demokratik toplumlarda ifade özgürlüğünün en önemli koruyucularından biridir. Herkesin kendi düşünce ve görüşlerini özgürce ifade edebilmesi gerekmektedir. Bu nedenle, basın alanına girişin açık ve sınırlayıcı olmayan bir şekilde yapılması, ifade özgürlüğünün güvence altına alınmasına katkı sağlar. Ancak, gazetecilik mesleğini icra etmek için resmi bir eğitim gerekliliği olmamasına rağmen, basınla mesleği ile ilgili hukuki düzenlemelerde iletişim fakültesi mezunlarına ayrıcalık tanınmaktadır. Bu ayrıcalık bir paradoksu ortaya koyar. Eğitim veya diğer koşulların sıkı bir şekilde dayatılması, basının toplumun her kesimini temsil etme yeteneğini zayıflatabilir. Gazetecilik mesleği için eğitim gerekliliği ve işe alımlardaki tercihler arasındaki bu denge, gazetecilik eğitimi ve meslek pratiği üzerine önemli bir tartışma konusu olmaya devam etmektedir. Araştırma, gazetecilik mesleğindeki sınırlamaları ve gazetecilik eğitiminin rolünü tartışırken, formal eğitim almadan başarılı olan ünlü gazetecilerin örnekleri üzerinden bu tezatı vurgulamaktadır.
Basın özgürlüğü, Gazetecilik eğitimi, Meslek Seçimi